KURAN'IN İSLAMI
Ve O size: "Melekleri ve peygamberleri (Elçileri) tanrılar edinin." diye de emretmez. Siz Müslüman olduktan sonra, size hiç inkârı emreder mi?” 3 Âl-i İmran Suresi 80. Ayet.


   
 
  KADINLARIN DIŞLANMASI


KADINLARIN (AYET İLE) DIŞLANMASI!

         Yüce yaratan; Allah (c.c.) ın bizlerin “Sapıklıklardan, Nankörlükten, Çirkin hareketlerden ve kendisine Şirk koşmamak için” gönderdiği “Kur-an’ı Kerim” İyiliklerin, Doğruluğun ve Gerçek Müslümanlığın Müjdeleyicisi “Rehber-Kılavuz” dur. “Kur-an’ı Kerim” 87 A’lâ Suresi 10. Ayet; Seyezzekkeru men ya?şâ” Allah'tan korkan öğüt alacaktır. Diyor. 87 A’lâ Suresi 11. Ayet’te ise; Ve yetecennebuhâ-l-eşkâ Ve İsyankar olan ondan kaçar.” Diyor.

Hz. Muhammed’e Yüce Yaradan “Kur-an’ı Kerim” 32 Secde Suresi 2. Ayet ‘de ; “Tenzîlu-lkitâbi lâ raybe fîhi min rabbi-l’âlemîn(e)” Şüphe yok ki Kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır.” Diyor. “Kur-an’ı Kerim” de ki Ayet’ler için ise; “Tilke âyâtu-lkitâbi-lhakîm(i)” Bunlar, o hikmetli kitabın âyetleridir. Diyerek, Ayetler hakkında kesin hükmü veriyor. Eğer ki “Ben Müslüman’ım, Allahın varlığına ve birliğine inandım ve Hz. Muhammed’in onun elçisi olduğuna iman ettim”Lâ ilâhe illallah, Muhammed ûn resulullah” diyorsanız, O zaman “Kur-an’ı Kerim” deki Ayetlere de inanmak zorundasınız.

Şüphesiz ki Yüce Yaradan Resulû Hz. Muhammed’e, “Kur-an’ı Kerim 16 Nahl Suresi 64. Ayet de; “Vemâ enzelnâ ‘aleyke-lkitâbe illâ litubeyyine lehumu-llezî-?telefû fîhi(?) vehuden verahmeten likavmin yu/minûn(e)” Sana bu kitabı indirdik ki, anlaşmazlığa düştükleri konuları kendilerine bildiresin. Bu kitap, inanan bir topluluk için bir yol göstericidir, bir rahmettir. Diyor. O Halde; “Kur-an’ı Kerim” in Ayetlerinin ışığı altında, Allah(c.c.) nın “Kadınlar” konusundaki gerçek hükümleri nelermiş bir bakalım.

 

Öncelikle; Kadınları İbadetten uzak tutan, yanlış anlamalara neden olan şu 2 Bakara Suresi 222. Ayet ‘e bir göz atalım. “Veyes-elûneke ‘ani-lmehîd(i)(s) kul huve ezen fa’tezilû-nnisâe fi-lmehîd(i)(s) velâ takrabûhunne hattâ yathurn(e)(s) fe-izâ tetahherne fe/tûhunne min haysu emerakumu(A)llâh(u)(c) inna(A)llâhe yuhibbu-ttevvâbîne veyuhibbu-lmutetahhirîn(e)”

 

Bu Ayetteki; ““Veyes-elûneke ‘ani-lmehîd(i)(s) kul huve ezen fa’tezilû-nnisâe fi-lmehîd(i)(s)cümlesini, Abdulbaki Gölpınarlı: “Kur-an’ı Kerim” Meali’nde;Sana hayız hakkında da soruyorlar. De ki: O bir pisliktir.” Şeklinde yorumlamış. Diyanet İşleri’nin Mealinde ise: “O bir rahatsızlıktır" diyor. Kimisi “O bir zayıflık halidir.” Derken, Kimisi de;”O bir eziyettir” ya da “Eza” demiş.

 
 

Arapça Mehbil” Rahim yolu demektir. ani-lmehîd” ise, Beklenmedik zamanda Rahim yolundan… Anlamına gelmektedir. Yine Arapça da “Eza” anlamında, bir başka deyimle Arapça “Eziyet” kelimesi, bu ayetteki ezen olarak karşılığı, İncinme Bedene verilen sıkıntı, zahmet… Manalarına gelir. Arapça da bu olayın geneline ise “Hayz” denilmiştir. Yani kadınların ay hali denilen olay. Peki, doğru tercüme hangisi derseniz; “Sana hayızdan (Ani olarak rahim yolundan geleni) soruyorlar. De ki: “O bir sıkıntı, kadına ezâdır!” şeklinde bir tercüme olması gerekirdi.

 

“Kur-an’ı Kerim” Meali’nde; O bir pisliktir.” Şeklinde yorumlamış olan muhteremin o yorumunu önemsemek bile günahtır, Caiz değildir. Diğer çevirileri ele alırsak; “O bir rahatsızlıktır" şeklindeki açıklama, İnsanlarda “Hastalıklı, İlletli…” şeklinde yorumlanmaktadır. İnsanların Ağlaması ile göz kanallarından nasıl yaş geliyorsa, Burnundan nasıl bir akıntı geliyorsa, Allah (c.c.)ın Kadınlara vermiş olduğu (Yumurtanın dışarıya atılması) olaydır. Kişiye has sıkıntılı bir durumdur. Burnu akan ya da ağlayan insan nasıl ki mendil gibi bazı cisimlerle önlem alırsa, kadınların aldığı önleminde bunlardan bir farkı yoktur. “O bir zayıflık halidir.” Tercümesi ise tamamen farklı bir yorum getirir. Kesinlikle o anlarda kadın zayıflık halinde değildir. O durumda iken çalışan, iş yapan, spor yapan kadınlar var ki, değme sağlam insanlardan daha aktif olurlar. Kimse onların bu sıkıntılarının farkına bile varmazlar.

 

Ayettin devamına baktığımızda ise;“velâ takrabûhunne hattâ yathurn(e)(s) fe-izâ tetahherne fe/tûhunne min haysu emerakumu(A)llâh(u)(c)” (hayızlı iken kadınlardan) uzak durun çekilin! Temizleninceye kadar yaklaşmayın onlara Ve Temizlendikleri zaman ise, artık Allah’ın size emrettiği yerden onlara varın! Diyor.


         Ayetteki bu cümlenin temelinde, İslamiyet öncesi ve o sıradaki Erkek toplumun kadınlar üzerindeki yaptıkları uygulamalara değiniliyor. Sahih kaynakların açıklamasın göre ve Bu Ayetin yorumundan da anladığımız, O devirde Erkeklerin Hıristiyanlara uyarak “Hayızlı” kadınlar ile cinsel ilişkiye girdikleri, Bazı Arap kabilelerinde ise bu konumdaki kadınlarla “ters ilişkiye” girdikleri sabittir. Bu nedenle Ayetin bu cümlesi de Hz. Muhammed’in de erkek olması ve kadınlarla kadınların bu tür ilişki içerisinde olamayacağından, “Erkekleri uyaran bir ayet” konumundadır.

 

Bir dikkate değer açıklama ise, “fe-izâ tetahherne” kelimesinde bulunmaktadır. Bu da son derece önemlidir. Kelimenin kökü Arapça ; “taharet” yani Temizlenme dir. Bu kelimenin genel anlamda kullanıldığı yer, İnsanların “Ayetlerde yer aldığı şekliyle” “Ayakyolu” denilen, İnsan dışkı ve idrarının boşaltılması ile o yerlerin temizliği için kullanılır. Bu Ayetteki kelimede, Mehbil” Rahim Yolundan çıkan ifrazat olarak yorumlarsak, bu bölgenin “taharetlenmesi” yani temizlenmesi anlamına gelir. Zaten Ayetin devamına baktığımızda; “inna(A)llâhe yuhibbu-ttevvâbîne veyuhibbu-lmutetahhirîn(e)” Şübhesiz ki Allah, çok tevbe edenleri sever, çok temizlenenleri de sever. Diyor.

 

                4 Nisâ Suresi 43. Ayet te; “…velâ cunuben illâ ‘âbirî sebîlin hattâ tagtesilû(c)” “…ve yolda değilseniz su ile yıkanıncaya dek cünüpken.” Cümlesinde görüleceği üzere, Allah(c.c.) “Gusl” Yani vücudun tamamının yıkanmasını gerektiren olayı belirtip, farz (Emir) kılarken, 2 Bakara Suresi 222. Ayet ‘e ise “fe-izâ tetahherne” yani “taharet” Kullanılan bölgenin Temizlenmesi olarak belirtilmiştir.

 
               Genel olarak değerlendirdiğimizde Tefsir ve Meal yazarları bu ayeti maalesef kadınların aleyhine yazmışlardır. “Gusl” gerektiren bir olay olmamasına rağmen, Erkekler tarafından kadınlara “Bu halde (Hayzlı iken) oruç tutamazsın…” demişler, (*1) Onlarında işine gelmiş Allah(c.c.) farz kıldığı “Oruç” ibadetini; “Pislik hali, Hastalık hali…” şeklinde yorumlayarak, 2 Bakara Suresi 184 ve 185. Ayet’ler de yer alan femen kâne minkum merîdan ev ‘alâ seferin fe’iddetun min eyyâmin u?ar(e)(c)” …İçinizden biri hastalanır yahut yolda bulunursa orucunu yer, sonra başka günlerde, o yediği gün sayısınca oruç tutar. Cümlesinden yola çıkarak, “Oruç” ibadetini yerine getirmiyorlar.

Her ne hikmetse bir taraftan Kadınlara Cünüplü, kirli gibi davranıyorlar, (*2) diğer taraftan o kadının pişirdiklerini de afiyetle yiyor, (*3) yıkadığı malzemeleri de kullanıyorlar. Hatta yanlarında o haldeyken “Hac”a da (*4) götürüyorlar. O zaman kadın kirli olmuyor. Ama Erkekler konusunda rahatsızlık olduğunda, örneğin Prostat’dan dolayı akıntı, ya da Hemoroit’ten dolayı kanama olursa, Fetva açık “ Akıntılara karşı gerekli önlemi alırsan, Mâlikî Mezhepi’ni taklit edip, Namaz da kılarsın, Kur-anı” Kerim de okuyabilirsin…” diyorlar.

“Kur-an’ı Kerim” 4 Nisâ Suresi 44. Ayet de; “Elem tera ilâ-llezîne ûtû nasîben mine-lkitâbi yeşterûne-ddalâlete veyurîdûne en tadillû-ssebîl(e)” Görmez misin kendilerine kitaptan bir pay verilenleri? Sapıklığı satın alıyorlar ve sizi de yoldan saptırmak istiyorlar. Diyerek, hatalı yorum ve Meallerle, İnanan Müminleri ne hallere sokuyorlar. Allah(c.c.) “Kur-an’ı Kerim” de “Pisliği aklını kullanmayanların üzerine yağdırırım.” Diyor.

 

Eğer ki Mümin kadınlar Kendilerini Allah (c.c.) için ibadete uygun görüyorlar ise, Olayın kendisini, yani malum akıntıyı durduracak, ya da kontrol altına alacak olduktan sonra, temiz olduklarına kanaat getirdiklerinde, hiçbir ibadeti yarım bırakmasınlar. Yok, geçici olarak Şu ya da bu Mezhebi taklit ederek,(*5) ibadet edilmez. Kimi kandırıyorsunuz. Mezhebi değiştirmekle öbür tarafa pasaportumu, yoksa vizemi alıyorsunuz?... Yazıklar olsun sizlere, yazıklar olsun.

 

Allah Resulü Hz. Muhammed’in ve ondan sonraki dört halifenin (Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali) yaşadığı devirleri bir kenara bırakacak olursak;İslamiyet’in Doğduğu kutsal topraklar dışında, sonradan Müslüman olan topluluklarda ortaya çıkan ve “Kur-an’ı Kerim” in “Tefsir” ve “Meâli” ni kaleme alan çoğu İmam ve İlahiyatçılar, Yorumlarında “Kadınlar” ı hep ikinci plana atmışlardır. Hatta öyleleri de var ki, kendilerini “Şeyh” Tarikat lideri olarak empoze edip, “Haşa” Cennetin sorumlusu gibi; Cennette kadınların hiçbir hükmü olmayacağı, Erkeklerin ise kendilerine has eşler ile ödüllendirileceğini… iddia etmektedirler.

Onlara; 2 Bakara Suresi 39. Ayet’ i anlatmak lazım. “Vellezîne keferû vekezzebû bi-âyâtinâ ulâ-ike ashâbu-nnâr(i)(s) hum fîhâ ?âlidûn(e)” 'İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz kalacaklardır. Başka söylenecek söz bulamıyorum.
........................................

(*1)“Adet ve Loğusalık hallerinde kadınlara oruç tutmak haramdır.” (Islam fıkhı ve Hukukuna ait 1099 fetva-yazar. Nevzat AKALTUN/ Diyanet İşleri Bşk. Müfettişi – S:198 / F.658)

(*2) “Hayzlı kadınlar; Namaz kılamaz ve Kur’an okuyamazlar. Cami ve ibadet yapılan yerlere giremezler.” (Islam fıkhı ve Hukukuna ait 1099 fetva-yazar. Nevzat AKALTUN/ Diyanet İşleri Bşk. Müfettişi – S:263 / F.967

“Kadınlar Loğusalık ve aybaşı halinden kurtulduklarında gusül abdesti gerekir.” (Islam fıkhı ve Hukukuna ait 1099 fetva-yazar. Nevzat AKALTUN/ Diyanet İşleri Bşk. Müfettişi – S:99 / F.215-2)

(*3) “Kadınlar hayzlı ve Loğusa olsa bile besmele çekerek kestikleri her hayvan yenir.” (Islam fıkhı ve Hukukuna ait 1099 fetva-yazar. Nevzat AKALTUN/ Diyanet İşleri Bşk. Müfettişi – S:168 / F.525)

(*4) İbn Kayyim el-Cevziyye'nin (Ö.M 751/M.1350); Hanbelî mezhebinde, müctehid derecesinde bir fıkıh âlimi. Kadının tavâf meselesini, "dinin hükümlerinin değişmesi" konusunu açıklarken (İ'lâmu'l-muvakkı'în, Kahire, 1955, C , s 25-41) Âdetlerin, niyetlerin, durumların, mekanların ve zamanların değişmesi sebebiyle dinin hükümlerinin (kural ve uygulamaların) değişmesi
“… Kadının hacda da, bu durumda temizlenme şartı kalkar ve kadın hayızlı olarak tavafını yapar, kasten bir eksiklik veya aykırı davranış bulunmadığı için zorunlu kurban kesmesi de gerekmez ”

İmam Malik’e göre, Cünüb olan kimse,.. Cünüb ile hayız ve nifas halinde bulunanların Kur’an-ı Kerim’e bakmaları mekruh değildir. Bu, el ile tutmak hükmünde değildir.  Kur’an okuyamazsa da hayız halinde olan kadın okuyabilir; çünkü cünüb olan kimse hemen yıkanabilir. Fakat adetli ise, adet müddeti dolmadan yıkanamadığı için özürlü sayılır."

(*5) Yine İbni Âbidin hazretleri, (Âlimlerimiz, zaruret olunca, Maliki’ye göre fetva verdi. Bir mesele Hanefi’de bildirilmemiş ise, Maliki taklit olunur) buyuruyor. (s. 158)
Abdesti sık bozulan hastalar ve ihtiyarlar için ve necasetten taharet için çok kolaylık gösterdiğinden, diğer üç mezhepte olan Müslümanlar, Maliki’yi taklit ederek, ibadetlerini rahatlıkla yapar. (s.1133)

 
Facebook beğen
 
 
 
“Yemin olsun, biz sana açık-seçik ayetler indirdik. Onları, sapmış olanlardan başkası inkâr etmez.”2 Bakara Suresi 99. Ayet
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol